© Malatya Objektif

“İSLAM’DA IRK VE IRKÇILIK” TARTIŞMASI

İlahiyatçı-yazar Fatih Kahraman, son zamanlarda yaşanan “ırkçılık” tartışmaları üzerine ırkçılığın tarihsel gelişimi üzerine değerlendirmede bulundu.

Radyo Huzur’da Mehmet Zeyrek’in hazırlayıp sunduğu “Huzurlu Sabahlar” programına konuk olarak katılan Fatih Kahraman, “ırkçılık” üzerine önemli açıklamalarda bulundu. İslam’da ırkın insanlara doğal bir üstünlük sağlamadığı gibi medenî bir toplumun oluşmasında da temel etken olmadığını belirten Kahraman, İslam toplumunun özelliklerinden bahsetti.

“İslâm toplumu İslâm'ı bir din, bir hayat düzen ve biçimi olarak benimseyen insanların oluşturduğu toplumdur. Belirleyici tek etkenin inanç olduğu bu toplumun oluşmasında başka hiçbir maddi ya da manevi etkenin katkısı yoktur. Aynı akide çevresinde birleşen insanlar, kan bağları olmasa da kardeştirler. İslamiyet, hangi ırk, dil ve ülkeden olursa olsun, bütün Müslümanların birbirinin kardeşi olduğunu bildirir. Allah indinde herkes, insan olarak, bir tarağın dişleri gibi birbirine eşittir. Namaz kılarken, en büyük rütbeli bir Müslümanla en küçük rütbeli, en zenginle en fakir, bir beyazla bir zenci Müslüman yan yana durur ve Allahü teâlâya birlikte secde ederler. Dinimizde ırk ve millet üstünlüğü yoktur. Müslüman zenci bir hizmetçi, kâfir bir beyaz kraldan üstündür. Kâfir kral ebedi Cehennemde, Müslüman zenci hizmetçiyse ebedi Cennette kalacaktır”

Kimsenin kendi anne babasını seçemediği gibi, ırkını ve milliyetini de seçebilme gibi bir lüksünün olmadığını belirten Kahraman, buna karşılık bazı meselelerde kişinin ırkını sevmesinin suç olmayacağını şu sözlerle açıkladı.

“Kişinin ceddinin dine hizmetlerinden dolayı ırkını sevmesi, suç olmaz. Mesela, Osmanlı Türklerini sevmek kınanmaz. Hatta hizmetlerinden dolayı her zaman dua etmek gerekir”

Kahraman, ayrıca Ehl-i Kitap ile İslam’ın ırklara bakış açısını da anlattı.

“Yahudi kendini asil bilir. Hıristiyan, zenciyi aşağı görür. İslam dini, ırk, renk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi ayırt etmeden, her insanın şeref ve itibarına hürmet eder”
 

Bu sözlerine ek olarak İslam dininde ırkçılığın ne olduğunu belirten Kahraman, şu şekilde konuştu

“Kendi ırkını dinimizin üstünde tutmak veya kendi milletinden olan gayrimüslimi başka milletten olan Müslüman’dan üstün tutmak, ırkçılık olur. Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler, ırkçılığı, ırk üstünlüğünü kesin olarak reddetmektedir. Bununla ilgili olarak şu Ayeti Kerime örnek verilebilir: (Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdırظ Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.)

Bu âyet-i kerimede Ey insanlar şeklinde hitap edilmektedir. Hitap yalnız inananlara değil, bütün insanlaradır. Bütün insanlar, aynı ana-babadan, yani Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havva’dan meydana geldiler. Bu bakımdan bir ırkın diğerine üstünlük taslamaya hakkı yoktur. Âyet-i kerimede, tanışmakta kolaylık olması için, milletlere ve milletler içinde kabilelere ayrıldığımız ve Allah indinde üstünlüğün, Müslümanlığa bağlılıkla ölçüleceği bildirilmektedir. Araplar veya Yahudiler üstündür denmiyor. Bazı ayetlerde de “Müminler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” buyruluyor. (Hucurat 10)
Arapların veya başka bir ırkın değil, yalnız müminlerin kardeş olduğu açıkça bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, cahiliyet övünmelerini sizden kaldırdı. Hepiniz Âdem aleyhisselamın evlatlarısınız. Âdem ise topraktan yaratıldı.)( Tirmizi)

 

IRKLAR NASIL OLUŞTU?

Öte yandan ırkların nasıl oluştuğu hakkında da bilgi veren Kahraman, şunları kaydetti

“Biyolojide modifikasyon denilen görünüş değişikliği yanında, mutasyon denilen genlerde değişiklik olayı vardır. Beyaz insandan siyah, esmer veya sarı insanların türemesi mümkündür. Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yeryüzünün her tarafından alınan topraktan yarattı. Bu sebeple neslinden, siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bu renkler arasında bulunanlar da oldu. Bazısı yumuşak, bazısı sert, bazısı da halis ve temiz oldu.)(Ebu Davud)

Kahraman, ırkçılık tartışmalarına Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde yaşanan bir hadise ile örnek vererek, günümüzde yaşanan tartışmalara ışık tuttu

“ İmam-ı Malik Hazretleri'nin Muvatta'ından öğrendiğimize göre, Kays bin Mutata adında bir Arap, Medine'de sahabelerin oturduğu bir meclise gelmiş, Evs ile Hazreç kabilelerine mensup Arapların başka ırktan insanlarla tatlı tatlı sohbet ettiklerini görünce bir hayli kızmış, kızgınlığını nihayet şu sözleriyle oradakilere aksettirmişti: "Evs ile Hazreç, Resulullah'a hizmet eden Araplar. Ama şu Habeşli Bilal, şu Rum memleketinden gelme Suheyb, şu da Farslı Selman!.. Bunlar Arap değiller ki?.. Nasıl oluyor da Arap olmayan bu yabancılar Araplarla eşit şekilde oturup sohbete kabul edilebiliyorlar?.. Bu ayrılıkçı sözler üzerine Muaz bin Cebel hemen oturduğu yerden kalktığı gibi adamın yakasına yapışmış:

Seni Resulullah'ın huzuruna götüreceğim, bu söylediklerinin doğruluğunu ona soracağım. Ondan sonra seninle hesaplaşırız... diyerek adamı alıp doğruca Efendimiz'in mescidine götürmüş ve: - Ya Resulullah, demiş, bu adam için ne buyurursunuz? Biz Araplar oturmuş Arap olmayan kardeşlerimizle tatlı tatlı sohbet ediyorduk, gelip aramıza ırkçılık fitnesi soktu. Arapların Arap  olmayanlardan üstün olduğunu ileri sürdü, İranlı Selman'ı, Rum'dan gelen Suheyb'i, Habeşistan'dan gelen Bilal'i aşağı ırktan kabul ederek Araplarla sohbete layık olmadıklarını, aramazdan uzaklaştırmamız gerektiğini iddia etti?..

Bu olayı dinleyen Resulullah'ın yüzünde seyrek görülen öfkelenme işaretleri görüldü. Hemen kalkıp konuşma yaptığı minberine geçerek oradakilere şöyle hitap etti: - Ey insanlar! Sizin Rabb'iniz birdir. Babanız, ananız da birdir. Araplık ne ananızda vardır ne de babanızda. O sadece sonradan meydana gelen dil farkından ibarettir. Arap'ın Arap olmayanlardan üstünlüğü yoktur. Üstünlük, Allah'a iman ve itaattedir. Bunu herkes böyle bilmelidir! Gariptir ki, bu hutbeyi dinleyenlerin hemen hepsi de Arap'tılar. Hiçbiri, Arap'ın ötekilerden üstün olduğunu iddia etmedi. Fazla olarak Arap'ın üstün olduğunu ileri sürmek isteyen adamın yakasına sarılarak oraya getiren Muaz bin Cebel de Arap'tı ve halen eli Arap'ın üstülüğünü iddia eden adamın yakasındaydı. Ya Resulallah, dedi, öyle ise ne yapayım aramıza ırk ayrımcılığı sokmak isteyen bu fitne adama?.. Efendimiz, bu soruya, pek kullanmadığı ağır bir azarlama cümlesiyle cevap verdi. Ne dedi biliyor musunuz? - Da'hü ilennar!.. Bırak onu, Cehennem'e kadar yolu var! Evet, ırkçılık yapan adamın Cehennem'e kadar yolu vardı.

Gerçekten de bir ırkın ötekinden üstün olması lazım gelseydi Arap'ın üstün sayılması lazım gelirdi. Çünkü âlemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman nebisi Efendimiz (sas) Hazretleri, Arap ırkından seçilmişti. Ama duruma bakın ki, Arap ırkından olan Resulullah (sas) Hazretleri böyle bir üstünlük iddiasına izin vermemiş, sahabeler de ilgi duymamış, bir ırk ayrımına bizzat Arap olan sahabeler de karşı çıkmışlardır. Çünkü onlar din kardeşliğini her ırkın üstünde ve önünde tutmuşlar, böylece her ırktan, kavim ve kabileden insanlarla kucaklaşmış, kardeşlik bağları kurmuşlar, birliklerini iman kardeşliğiyle yaygınlaştırmışlardır”
 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER